Değişim ve Geçicilik Üzerine
- meliscanakdogan
- 31 Ağu 2020
- 2 dakikada okunur
Şu an hissettiklerinizin, zihninizden geçenlerin ve bedensel duyumlarınızın değişim geçirebileceğinin ve bir saniye sonrasında farklılık gösterebileceğinin farkında mısınız? Doğanın temel kanunlarından biri olan değişim bireylerde kaygı yaratabilir, olumlu duyguların kalıcı olması arzulanırken olumsuz duygu ve düşüncelerin bir an önce sona ermesi dilenir. Fakat yaşamaya devam ettiğimiz sürece değişimin içinden geçmeye de devam edeceğiz. Stoacı bir filozof olan Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un da dediği gibi; “Değişime tabi olmamış insanı nerede bulalım?”

Evdeki bitkilerimin kendi doğal yaşam alanlarındaki ışık, ısı, nem ve toprak yapısı gibi faktörleri olabildiğince taklit ederek onlara istedikleri ortamı sunmaya çalışıyorum. Bitkilerle ilgilenmeye başladığım ilk dönemlerde sararmış yaprakları gördüğümde üzülüyordum, hala daha üzülüyor, neden memnun olmadıklarını anlamaya ve destek olmaya çalışıyorum. Fakat keyifle büyüyebilmeleri için onlara daha ne sunabilirim diye düşünürken sararan ya da dökülen yaprakların kimi zaman farklı bir nedene ihtiyaç olmaksızın sadece dönüşüm içinde olduklarını gözden kaçırıyormuşum.
Sonbahar ayları geldiğinde ise sararan yapraklara şahit oluyoruz. Hatta kimimiz yere düşen yapraklara basıp, çıkan sesten çok hoşlanıyor. -Tam da bu konuya dair burada bir parantez açmak isterim, bastığınız yaprakların altını yuva edinmiş, oraya sığınmış minik canlılar olabilir, bu yazıyı okuduktan sonra bir kişi bile dikkat etse çok sevinirim.- Doğadaki bu değişimle birlikte yeşilden sarıya, turuncuya, kahverengiye dönüşüp yere düşen yapraklar, topraktaki ayrıştırıcılar (bakteriler, mantarlar gibi) sayesinde çözünüp yeniden toprağa kazandırılıyor. Sonbaharda kaybettiği yaprakları ilkbahar ile filizlenen ağaç, değişimin kollarına bırakıyor kendini adeta.
Peki ya bizler? Doğadaki tüm bu dönüşümü gözlemlerken ve bizzat deneyimlerken, sabit bir bakış açışı ile sıkışıp kalıyoruz. Oysaki kazançlara ve kayıplara, almaya ve vermeye, artmaya ve eksilmeye, değişime ve dönüşüme açık olmak, her şeyin geçici olduğunu kabul etmek esastır. Biri biter bir öteki başlar ve her şey sonu olduğu için değer kazanır. Değişime açık olarak kazandığınız bu esnek bakış açısı ile dünyaya ve kendinize dair gözlem yapmak iç huzuru sağlayacaktır.




Yorumlar